Yeni yapılan bir araştırmaya göre, güneşin manyetik alanı, yıldızın derinliklerinden değil, yüzeyine yakın bir noktadan kaynaklanıyor. Nature dergisinde yayımlanan bulgular, yıllardır bilim insanlarının düşüncesine ters düşüyor. Daha önce, bu manyetik alanın güneş yüzeyinden 130.000 mil aşağıda oluştuğu sanılıyordu. Ancak yeni veriler, güneşin manyetik alanının sadece 20.000 mil aşağıda oluştuğunu gösteriyor. Bu, NASA süper bilgisayarında yapılan bir dizi karmaşık hesaplamayla ortaya kondu. Bu bulgular henüz ilk aşamada ve verilerin doğrulanması için daha fazla araştırma yapılması gerekiyor.
Güneşin manyetik alanı, 11 yıllık bir döngüde dalgalanır. Bu döngünün en güçlü dönemlerinde, güneş ekvatorunda güçlü rüzgarlar ve güneş lekeleri oluşur, ayrıca Dünya’da aurora borealis (kuzey ışıkları) gibi olaylara neden olan madde bulutları oluşur. Önceki teoriler, bu manyetik alanı güneşin daha derinlerinde konumlandırdığı için, bu çeşitli güneş olayları arasındaki bağlantıyı açıklamakta zorlanıyordu. Bilim insanları, yeni teorinin, güneş olaylarının oluşumunu açıklamakla kalmayıp, ne zaman gerçekleşeceklerini daha doğru bir şekilde tahmin etmek için kullanılabileceğini umuyor.
Bu, sadece bir sonraki aurora borealis olayının erken tahminini sağlamaktan daha fazlasına yol açabilir. Güneşin yoğun manyetik enerjisi, güneş patlamalarının ve koronal kütle fışkırmalarının (CME’ler) kaynağıdır. Bu fışkırmalar Dünya’ya doğru yol aldığında, birçok olumsuz durum meydana gelir. 1859 yılında büyük bir jeomanyetik fırtına yaşandığında, tarihin en büyük güneş fırtınası kaydedildi.
Bu olaya, İngiliz astronom Richard Christopher Carrington’a atfen “Carrington Olayı” deniyor. Güneş patlaması, güneşin yüzeyinde meydana gelen manyetik bir patlamaydı ve geçici olarak güneşi gölgede bırakacak kadar parlak oldu. Dünya genelinde, aurora borealis benzeri renkli ışıkların ortaya çıkmasına neden oldu. Telgraf kablolarını aşırı yükledi, operatörleri şok etti ve telgraf kağıtlarını ateşe verdi.
Bu olay 1859’da, modern elektrik kullanımı ve bilgisayar teknolojilerinden önce gerçekleşti. Bugün Carrington Olayı gibi bir olay yaşanırsa, etkileri çok daha ciddi olur. Salınan X-ışınları ve ultraviyole ışık, elektronik cihazlar, radyo ve uydu sinyallerini bozardı. Bu olay, astronotların yeterli koruyucu ekipmanları olmadığı takdirde ölümcül olabilecek bir güneş radyasyonu fırtınasına yol açardı.
Ayrıca, koronal kütle fışkırması Dünya’nın manyetik alanına çarparak, elektrik şebekelerini, cep telefonu uydularını, modern arabaları ve hatta uçakları devre dışı bırakırdı. Sonuç olarak, küresel elektrik kesintileri aylarca sürebilir. Geçen ay yaşanan nispeten küçük bir fırtına bile elektronik cihazları bozmuştu ve bu Carrington boyutlarında bir olay değildi. Daha kötüsü, bu tür bir olayın gerçekleşmesi an meselesi. Adeta bir saatli bomba gibi.
Bu nedenle, bu bulgular teorik olarak büyük ölçekli güneş patlamalarının Dünya’ya çarpma olasılığına karşı yeni erken uyarı yöntemlerinin geliştirilmesinde kullanılabilir. Bir gün, güneş patlaması uyarıları, kasırga uyarıları gibi yaygın hale gelebilir. Araştırma, güneş lekeleri ile güneşin manyetik aktiviteleri arasında bazı ilginç bağlantılar ortaya koydu.
Edinburgh Üniversitesi’nden baş yazar Geoffrey Vasil, “Güneşi yeterince iyi anlamıyoruz, bu nedenle güneş havası hakkında doğru tahminler yapamıyoruz” dedi. Northwestern Üniversitesi’nden ortak yazar Daniel Lecoanet ise “Bu yeni bulgular, bu gizemli süreci nihayet çözmek adına önemli bir adım olacak” diye ekledi.